
Muhdesat Aidiyetinin Tespiti Davası Nedir?
Muhdesat, gayrimenkul hukukunda, bir arazi üzerinde bulunan binalar, tesisler ve ağaçlar gibi yapıları ve bitkileri ifade eder. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, bir arazi üzerinde bulunan muhdesatın kime ait olduğunu hukuki olarak tespit etmeyi amaçlayan bir dava türüdür.
Bu dava, genellikle ortaklığın giderilmesi davası veya kamulaştırma işlemi sırasında muhdesatın davacı tarafından inşa edildiğini kabul edenler dışında, muhdesatın bulunduğu taşınmazdaki tüm tapu maliklerine karşı açılır.
Davacı, muhdesatın aidiyetinin tespiti davasıyla, muhdesatın kendisine ait olduğunu veya kendisi tarafından inşa edildiğini mahkeme kararıyla tescil ettirir. Ancak, gayrimenkul üzerinde derdest ortaklığın giderilmesi davası veya kamulaştırma işlemi bulunmadığı durumlarda muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılamaz.
Türk Medeni Kanunu madde 684/1 uyarınca, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Madde 718 ise mülkiyet kapsamının kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynakları da içerdiğini belirtir.
Muhdesatın aidiyeti şahsi bir haktır ve sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak vermez
Tespit davaları, güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi koşuluyla görülebilir (Y8HD-K.2020/4720). Bu davalar, eda davalarının öncüsüdür ve eda davası açılabilecek durumlarda tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmaz.
Muhdesatın Aidiyeti Davasında Harç ve Yargılama Giderleri
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, nispi harca tabidir. Davacı, muhdesatın toplam değerinden kendi payına düşen kısmın değeri oranında harç öder. Yargıtay'ın Y8HD-K.2017/16686 sayılı kararına göre, harçlar ve yargılama giderleri, zemin bedeli hariç, muhdesatın değeri üzerinden hesaplanır.
Yargılama giderleri ve avukatlık ücreti, kabul edilen ve harçlandırılan değer üzerinden hesaplanır. Davacı lehine, avukatlık ücret tarifesine göre avukatlık ücreti takdiri yapılır. Ayrıca, HMK m.326'ya göre, yargılama giderleri de davacı tarafından yapılır ve davalılardan tapu kaydındaki payları oranında alınır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Kime Karşı Açılır?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, muhdesatın davacıya ait olduğunu kabul etmeyen tüm tapu kayıt maliklerine karşı açılmalıdır. Bu dava, taşınmaz üzerindeki bina, tesis veya ağaç gibi kalıcı yapıların kime ait olduğunu tespit etmek amacıyla açılır.
Muhdesatın davacıya ait olduğunu açıkça beyan eden ortaklar veya tapu kayıt malikleri hakkında muhdesat aidiyeti tespiti davası açılamaz. Ancak, muhdesatın davacıya ait olup olmadığı konusunda açık bir beyanda bulunmayan tüm tapu maliklerine karşı bu dava açılmalıdır.
Örneğin, bir arazide bulunan ev, davacı tarafından inşa edilmiştir ancak tapuda evin sahibi olarak davacının adı yazmamaktadır. Bu durumda davacı, evin kendisine ait olduğunu tespit ettirmek için evdeki diğer tapu sahiplerine karşı muhdesat aidiyeti tespiti davası açabilir. Dava sonucunda mahkeme, evin davacıya ait olduğuna karar verebilir ve bu karar tapuya işlenebilir. Böylece davacı, evin resmi olarak da sahibi olur.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Görevli Mahkeme
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, muhdesatın davacıya ait olduğunu kabul etmeyen tüm tapu kayıt maliklerine karşı açılır. Davaya bakmaya görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi'dir
Yetkili mahkeme ise, muhtesatın bulunduğu yerdeki mahkemedir. Bu dava türünde, muhtesatın bulunduğu yer esas alınır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Kararı Kesinleşmeden İcraya Konamaz
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, yalnızca taşınmaz üzerinde yer alan binalar, tesisler, bitkiler gibi muhdesatların davacıya ait olduğunu tespit etmek amacıyla açılır. Bu davaların temel ilkesi, bir gayrimenkul üzerindeki kalıcı yapıların mülkiyetinin arz malikinden başkasına geçemeyeceğidir. Ancak bazı istisnalar vardır.
Ortaklığın giderilmesi davası veya kamulaştırma işlemi gibi durumlarda, muhdesatın aidiyeti hakkında anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, davacı tapu maliklerine karşı muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açabilir.
Dava sonucunda verilen tespit kararı, doğrudan icra edilemez. Yani muhdesatlar dava sahibine teslim edilmez. Ancak karar kesinleştikten sonra, davacı bu kararı icra yoluyla ilgili tapu maliklerine tebliğ ederek, muhdesatın mülkiyetini devralabilir.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti ile İzaleyi Şuyu Davası İlişkisi
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, taşınmaz üzerinde bulunan binalar, ağaçlar gibi kalıcı yapıların kime ait olduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi işlemidir. İzaleyi şuyu davası ise taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilerek her bir paydaşa ayrı bir mülkiyet hakkı verilmesi davalarıdır.
Öğretide ve Yargıtay uygulamasında, belirli istisnai durumlarda muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının açılması için güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Bu istisnai durumlar arasında taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının bulunması yer alır.
Y14HD-Karar : 2018/589 sayılı Yargıtay kararı, derdest izale-yi şuyu (ortaklığın giderilmesi) davasının bulunmaması halinde, muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının açılması için güncel hukuki yarar bulunmadığına hükmetmiştir.
Bu hükme göre, taşınmaz üzerinde ortaklığın giderilmesi davası devam ediyorken muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ayrı olarak açılamaz. Bunun nedeni, ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanmasıyla birlikte muhdesatın aidiyeti de bu dava kapsamında çözümlenecektir.
Ancak, taşınmaz üzerinde ortaklığın giderilmesi davası bulunmuyorsa ve muhdesatın kime ait olduğu konusunda bir ihtilaf varsa, bu durumda muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılarak söz konusu kalıcı yapıların kime ait olduğu belirlenecektir.
Ortaklığın Giderilmesi Davası ile ilgili detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
Muhdesatın ve Arazinin Değerinin Tespiti Usulü
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde:
- Dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç gibi muhdesat varsa bunların arsa ile birlikte satılması gerekir.
- Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arsanın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arsanın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir (Y14HD-Karar : 2014/9069).
Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bu değerin ne kadarının arsaya ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir.
Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır: Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesatın) arsanın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde: Bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
0 yorum