27 Ocak,2025

Sağlar Arası Miras Sözleşmesi

shape
Sağlar Arası Miras Sözleşmesi

Bu makale, sağlar arası miras sözleşmesini, hukuki önemini, geçerlilik koşullarını, çeşitlerini, fesih ve iptal nedenlerini, miras sözleşmeleri ile vasiyetname arasındaki farkları ve ilgili Yargıtay kararlarını kapsamlı bir şekilde ele almaktadır.

Miras Sözleşmesi Genel Bilgiler

Miras sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenen ve kişinin ölümünden sonra malvarlığının akıbetini belirleyen önemli bir hukuki işlemdir. Bu sözleşme, vasiyetnameden farklı olarak, iki taraflı bir hukuki işlem niteliği taşır ve taraflar arasında bağlayıcı bir etki oluşturur.

Miras sözleşmesinin temel amacı, miras bırakanın malvarlığının ölümünden sonra nasıl paylaştırılacağını önceden belirlemek ve hukuki güvence altına almaktır. Bu sözleşme türü, özellikle aile işletmelerinin devamlılığını sağlamak veya belirli malvarlığı değerlerinin korunmasını garanti altına almak isteyen kişiler için önemli bir araçtır.

Türk Medeni Kanunu'nun 503. maddesi, miras sözleşmesi yapabilme ehliyetini düzenlemektedir. Buna göre, miras sözleşmesi yapabilmek için kişinin tam fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Bu ehliyet şartları:

  • Ergin olmak (18 yaşını doldurmuş olmak)
  • Ayırt etme gücüne sahip olmak
  • Kısıtlı olmamak

şeklinde sıralanabilir. Bu şartlardan herhangi birinin eksikliği, miras sözleşmesinin geçersizliğine yol açar.

Miras sözleşmesinin geçerliliği için şekil şartları da büyük önem taşır. TMK'nın 545. maddesi uyarınca, miras sözleşmesinin resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi zorunludur. Bu şekil şartı, sözleşmenin geçerliliği için esaslı bir unsurdur ve eksikliği halinde sözleşme batıl sayılır.

Resmi vasiyetname şeklinde düzenleme yapılırken, aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

  • Noter huzurunda yapılması
  • İki tanığın hazır bulunması
  • Miras bırakanın son arzularını açıkça beyan etmesi
  • Düzenlenen belgenin taraflarca ve tanıklarca imzalanması
  • Noterin belgeyi onaylaması ve tarih koyması

Miras sözleşmesinin noter huzurunda yapılması zorunluluğu, işlemin ciddiyetini ve önemini vurgular. Noter, tarafların gerçek iradelerini tespit eder ve işlemin hukuka uygunluğunu denetler. Bu sayede, ileride ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmiş olur.

Miras sözleşmesi yapılırken, tarafların irade beyanlarının sağlıklı ve özgür olması gerekir. Herhangi bir baskı, tehdit veya hile altında yapılan miras sözleşmeleri geçersizdir. Ayrıca, miras sözleşmesinin içeriğinin hukuka ve ahlaka aykırı olmaması, kamu düzenini bozmaması gerekir.

Miras sözleşmesinin bir diğer önemli özelliği, tek taraflı olarak ortadan kaldırılamamasıdır. Bu yönüyle vasiyetnameden ayrılır ve taraflar için daha güvenli bir hukuki zemin oluşturur. Sözleşmenin değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması, ancak tarafların karşılıklı anlaşmasıyla mümkündür.

Miras Sözleşmesinin Çeşitleri ve Geçerlilik Koşulları

Miras sözleşmeleri, Türk Medeni Kanunu'nun 527-549. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, çeşitli türleri ve kendine özgü geçerlilik koşulları bulunmaktadır. Bu sözleşmeler, içerikleri ve tarafların yükümlülükleri bakımından farklı kategorilerde incelenebilir.

Olumlu/Olumsuz Sözleşmeler

Olumlu miras sözleşmeleri, miras bırakanın mirasçı atama veya belirli mal bırakma gibi pozitif yönde tasarruflarını içerir. Bu tür sözleşmelerde miras bırakan, bir kişiyi mirasçı olarak atayabilir veya terekesinden belirli malları vasiyet edebilir. Örneğin, bir işletme sahibinin, işletmesini devam ettirmesi şartıyla yeğenini mirasçı olarak ataması olumlu miras sözleşmesine örnektir.

Olumsuz miras sözleşmeleri ise mirastan feragat sözleşmesi şeklinde karşımıza çıkar. Bu durumda yasal veya atanmış mirasçı, miras hakkından kısmen veya tamamen vazgeçer. Feragat eden mirasçı, bu hakkından ivazlı veya ivazsız olarak vazgeçebilir. Örneğin, bir mirasçının diğer kardeşleri lehine miras hakkından feragat etmesi bu kategoriye girer.

Tek/Çift Taraflı Sözleşmeler

Miras sözleşmeleri, taraf sayısına göre de sınıflandırılabilir. Tek taraflı miras sözleşmelerinde sadece miras bırakan tasarrufta bulunur, karşı taraf ise bu tasarrufu kabul eder. Bu tür sözleşmelerde karşı tarafın herhangi bir yükümlülük altına girmesi söz konusu değildir.

Çift taraflı miras sözleşmelerinde ise her iki taraf da birbirleri lehine tasarrufta bulunur. Örneğin, karı-kocanın karşılıklı olarak birbirlerini mirasçı ataması veya belirli malları birbirlerine vasiyet etmeleri bu türe örnektir. Bu sözleşmelerde tarafların karşılıklı edimleri birbirine bağlıdır.

İvazlı/İvazsız Sözleşmeler

İvazlı miras sözleşmeleri, karşılıklı menfaatlerin söz konusu olduğu sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerde, miras bırakanın tasarrufuna karşılık, diğer taraf da bir edim yükümlülüğü altına girer. Örneğin, miras bırakanın bakım ve gözetim karşılığında bir kişiyi mirasçı ataması veya ona belirli bir mal vasiyet etmesi ivazlı miras sözleşmesine örnektir.

İvazsız miras sözleşmeleri ise karşı tarafın herhangi bir edim yükümlülüğü altına girmediği sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerde miras bırakan, karşılıksız olarak tasarrufta bulunur. Örneğin, bir kişinin hiçbir karşılık beklemeden yeğenini mirasçı ataması bu kategoriye girer.

Tüm bu miras sözleşmesi türlerinin geçerli olabilmesi için bazı ortak koşullar bulunmaktadır:

  • Sözleşmenin resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi
  • Tarafların tam fiil ehliyetine sahip olması
  • Sözleşmenin ahlaka ve hukuka aykırı olmaması
  • Miras bırakanın tasarruf nisabını aşmaması
  • Sözleşmenin irade sakatlığı içermemesi

Bu geçerlilik koşullarının yanı sıra, her bir miras sözleşmesi türü için TMK'nın ilgili maddelerinde özel düzenlemeler de mevcuttur. Bu düzenlemeler, sözleşmenin kurulması, hüküm ve sonuçları ile sona ermesi bakımından önem taşır.

Miras Sözleşmesinin Sona Ermesi ve İptali

Miras sözleşmesinin sona ermesi ve iptali, Türk Medeni Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiş önemli bir konudur. TMK m. 546/1 uyarınca, miras sözleşmesi öncelikle tarafların karşılıklı ve yazılı anlaşması ile sona erdirilebilir. Bu durum, sözleşme serbestisi ilkesinin doğal bir sonucudur ve tarafların ortak iradesiyle gerçekleşir.

Miras sözleşmesinin tek taraflı olarak feshi ise ancak belirli şartların varlığı halinde mümkündür. İvazlı miras sözleşmelerinde, karşı tarafın edimini yerine getirmemesi önemli bir fesih sebebidir. Örneğin, miras bırakan lehine bakım ve gözetim yükümlülüğü üstlenen mirasçının bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, miras bırakan sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir.

Sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi halleri de mevcuttur. Mirasçının miras bırakandan önce ölmesi, boşanma, evliliğin iptali veya mirastan yoksunluk sebeplerinin ortaya çıkması durumlarında miras sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Ayrıca, sözleşmede öngörülen şartların gerçekleşmemesi de sözleşmenin sona ermesine yol açar.

TMK m. 557 kapsamında miras sözleşmesinin iptal sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Ehliyetsizlik (tam fiil ehliyetinin bulunmaması)
  • Şekil eksikliği (resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmemesi)
  • Hukuka ve ahlaka aykırılık
  • İrade sakatlığı (hata, hile, tehdit)

İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. İptal davası, miras sözleşmesinin tamamını veya bir kısmını geçersiz kılabilir.

Miras sözleşmesinin iptali için açılacak davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. İptal kararı verilmesi halinde, sözleşme başlangıçtan itibaren geçersiz sayılır ve taraflar aldıklarını iade etmekle yükümlü olur. Özellikle ivazlı miras sözleşmelerinde, karşılıklı edimlerin iadesi söz konusu olabilir.

Sözleşmenin sona ermesi veya iptali halinde, miras bırakanın tasarruf özgürlüğü yeniden doğar. Bu durumda miras bırakan, dilerse yeni bir miras sözleşmesi yapabilir veya vasiyetname düzenleyebilir. Ancak, iptal edilen sözleşme nedeniyle zarara uğrayan tarafın tazminat talep etme hakkı saklıdır.

Yargıtay uygulamalarında, özellikle irade sakatlığı hallerinde ispat yükü iddia eden tarafa aittir. Miras sözleşmesinin iptali davaları, genellikle mirasçılar tarafından miras bırakanın ölümünden sonra açılmaktadır. Bu nedenle, sözleşmenin geçerliliğini etkileyebilecek durumların titizlikle belgelendirilmesi ve muhafaza edilmesi önem taşır.

Miras Sözleşmesi ve Vasiyetname Arasındaki Farklar

Miras sözleşmesi ve vasiyetname, ölüme bağlı tasarrufların iki temel şeklini oluşturmakla birlikte, aralarında önemli hukuki farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkların doğru anlaşılması, miras bırakanın amacına en uygun tasarruf şeklini seçmesinde belirleyici rol oynamaktadır.

Ehliyet şartları açısından değerlendirildiğinde, miras sözleşmesi yapabilmek için TMK m. 503 uyarınca tam fiil ehliyeti aranmaktadır. Bu, kişinin ergin olması, ayırt etme gücüne sahip bulunması ve kısıtlı olmaması anlamına gelir. Buna karşılık, vasiyetname düzenleyebilmek için TMK m. 502 gereğince ayırt etme gücüne sahip olmak ve 15 yaşını doldurmuş olmak yeterlidir. Bu fark, vasiyetnamenin daha geniş bir kitle tarafından kullanılabilmesine olanak sağlamaktadır.

Şekil şartları bakımından miras sözleşmesi, TMK m. 545 uyarınca yalnızca resmi vasiyetname şeklinde düzenlenebilmektedir. Bu düzenleme noter huzurunda veya yetkili resmi memur önünde yapılmalıdır. Vasiyetname ise üç farklı şekilde düzenlenebilir:

  • Resmi vasiyetname
  • El yazılı vasiyetname
  • Sözlü vasiyetname (olağanüstü durumlarda)

Tarafların hukuki durumu açısından miras sözleşmesi ve vasiyetname arasında temel bir ayrım bulunmaktadır. Miras sözleşmesi, iki taraflı bir hukuki işlem olup, hem miras bırakanın hem de karşı tarafın irade beyanlarının uyuşması ile kurulur. Vasiyetname ise tek taraflı bir hukuki işlemdir ve sadece vasiyeti düzenleyen kişinin irade beyanı yeterlidir.

Değiştirme ve geri alma imkanları bakımından da önemli farklılıklar mevcuttur. Vasiyetname, düzenleyen kişi tarafından her zaman serbestçe değiştirilebilir veya geri alınabilir. Ancak miras sözleşmesinde, sözleşmenin tek taraflı olarak değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması kural olarak mümkün değildir. Değişiklik veya fesih için tarafların anlaşması veya kanunda öngörülen özel sebeplerin varlığı gerekir.

Bağlayıcılık açısından miras sözleşmesi, vasiyetnameye göre daha güçlü bir hukuki koruma sağlar. Miras sözleşmesi ile yapılan tasarruflar, miras bırakanı bağlar ve tek taraflı olarak bunlardan dönülemez. Bu özellik, özellikle aile işletmelerinin devrinde veya karşılıklı yükümlülükler içeren miras planlamalarında önem taşır.

Miras hukukunda önemli bir yere sahip olan bu iki tasarruf şekli, farklı ihtiyaçlara cevap vermektedir. Vasiyetname, değiştirilebilirliği ve şekil serbestisi ile daha esnek bir araç sunarken, miras sözleşmesi bağlayıcılığı ve güvenilirliği ile öne çıkmaktadır. Bu nedenle, ölüme bağlı tasarrufta bulunmak isteyen kişilerin, kendi özel durumlarını ve amaçlarını göz önünde bulundurarak bu iki seçenek arasında tercih yapmaları önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, miras sözleşmeleri ve vasiyetnameler, Türk miras hukukunda farklı ihtiyaçlara cevap veren iki temel ölüme bağlı tasarruf şeklidir. Her iki kurumun kendine özgü özellikleri, avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Miras bırakanın amacına en uygun tasarruf şeklini seçebilmesi için, bu farklılıkların iyi anlaşılması ve profesyonel hukuki danışmanlık alınması önem taşımaktadır.

0 yorum

Yorum Bırak