
Mirasçılıktan çıkarma (iskat), mirasbırakanın belirli sebeplerle mirasçısını mirastan çıkarmasıdır. Bu karmaşık hukuki sürecin anlaşılması ve mirasçının haklarının korunması açısından Yargıtay kararları ve TMK maddeleriyle desteklenen detaylı bir inceleme sunulmaktadır.
Mirasçılıktan Çıkarma (Iskat) Genel Bakış
Mirasçılıktan çıkarma (iskat), mirasbırakanın tek taraflı ölüme bağlı tasarrufu ile saklı pay sahibi mirasçısını mirastan uzaklaştırmasını ifade eden önemli bir hukuki müessesedir. Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddeleri çerçevesinde düzenlenen bu kurum, mirasbırakana belirli şartlar altında mirasçısını mirastan mahrum etme yetkisi vermektedir.
Mirasçılıktan çıkarmanın temel dayanağı, TMK m. 510'da düzenlenmiş olup, iki ana sebebe dayanmaktadır. Bunlardan ilki, mirasçının mirasbırakana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi; ikincisi ise aile hukukundan doğan yükümlülüklerin önemli ölçüde ihlal edilmesidir. Bu düzenleme, mirasbırakanın haklı sebeplerle mirasçısını mirastan uzaklaştırabilmesine olanak tanımaktadır.
Mirasçılıktan çıkarmanın geçerliliği için TMK m. 512 kapsamında bazı şartların yerine getirilmesi zorunludur. En önemli geçerlilik şartı, çıkarma sebebinin ölüme bağlı tasarrufta açıkça belirtilmesidir. Bu şart, keyfi çıkarmaların önüne geçmek ve mirasçının haklarını korumak amacıyla getirilmiştir. Mirasbırakanın çıkarma sebebini belirtmediği veya gösterdiği sebebin gerçek olmadığı durumlarda, çıkarma işlemi mirasçının saklı payı bakımından geçersiz olacaktır.
İspat yükümlülüğü konusu, mirasçılıktan çıkarma kurumunun önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Çıkarma sebebinin varlığını ispat yükü, bu çıkarmadan yararlanan mirasçı veya vasiyet alacaklısı üzerindedir. Bu düzenleme, haksız çıkarmaların önüne geçmeyi ve mirasçının haklarının korunmasını amaçlamaktadır.
TMK m. 513 ile düzenlenen koruyucu iskat kurumu ise, mirasçılıktan çıkarmanın farklı bir boyutunu oluşturmaktadır. Bu düzenleme, borç ödemeden aciz durumunda olan mirasçının altsoyunun korunması amacıyla getirilmiştir. Mirasbırakan, aciz durumundaki mirasçının saklı payının yarısını, bu mirasçının mevcut veya ileride doğabilecek çocuklarına özgüleyebilmektedir.
Mirasçılıktan çıkarma kurumunda saklı pay kavramı merkezi bir öneme sahiptir. Saklı pay, mirasçının kanun gereği mutlaka alması gereken minimum miras payını ifade eder. Normal şartlarda mirasbırakanın bu pay üzerinde tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Ancak kanunda belirtilen iskat sebeplerinin varlığı halinde, saklı paylı mirasçı dahi mirasçılıktan çıkarılabilmektedir.
Mirasçılıktan çıkarma işleminin şekli açıdan da belirli kurallara uygun olması gerekmektedir. Bu işlem, vasiyetname veya miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruf şekillerinden biriyle yapılmalıdır. Çıkarma sebebinin açıkça belirtilmesi ve ispatlanabilir nitelikte olması, işlemin geçerliliği için zorunludur.
Iskat Türleri ve Koşulları
Türk Medeni Kanunu'nda mirasçılıktan çıkarma (ıskat) iki temel türde düzenlenmiştir. Bunlar cezai ıskat ve koruyucu ıskat olarak adlandırılmaktadır. Her iki ıskat türü de farklı koşullara ve uygulamalara sahiptir.
Cezai Iskat
Türk Medeni Kanunu'nun 510. maddesinde düzenlenen cezai ıskat, mirasbırakanın saklı paylı mirasçısını belirli sebeplerle mirasçılıktan çıkarmasını sağlar. Bu ıskat türünde iki temel sebep bulunmaktadır:
- Mirasçının mirasbırakana veya yakınlarına karşı ağır suç işlemesi
- Mirasçının mirasbırakana veya aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi
Ağır suç kavramı, mirasbırakanın şahsına, malvarlığına veya kişilik haklarına yönelik ciddi ihlalleri kapsar. Bu suçların mutlaka ceza mahkemelerince karara bağlanmış olması gerekmez. Aile hukuku yükümlülüklerinin ihlali ise, örneğin bakım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, aile bağlarının koparılması veya mirasbırakanın yaşlılığında ilgilenilmemesi gibi durumları içerir.
Koruyucu Iskat
TMK'nın 513. maddesinde düzenlenen koruyucu ıskat, cezai ıskattan farklı olarak, mirasçının kusurlu davranışlarından değil, ekonomik durumundan kaynaklanır. Bu ıskat türünün temel amacı, borç ödemeden aciz durumunda olan mirasçının altsoyunu korumaktır.
Koruyucu ıskatın uygulanabilmesi için şu koşulların varlığı gerekir:
- Mirasçı hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunmalıdır
- Iskat, mirasçının saklı payının yarısı ile sınırlı olmalıdır
- Çıkarılan pay, mirasçının mevcut veya ileride doğacak çocuklarına özgülenmelidir
Koruyucu ıskatın önemli bir özelliği, borç ödemeden aciz belgesinin miras açıldığı anda geçerli olması gerekliliğidir. Eğer borç ödemeden aciz belgesi geçerliliğini yitirirse veya borç tutarı saklı payın yarısından azsa, mirasçı ıskatın iptalini isteyebilir.
Her iki ıskat türünde de mirasbırakanın, çıkarma sebebini ölüme bağlı tasarrufunda açıkça belirtmesi zorunludur. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/2239 sayılı kararında belirtildiği üzere, ıskat sebebinin ispatlanamaması durumunda mirasçı tenkis davası açabilir. İspat yükü, ıskattan yararlanan mirasçı veya vasiyet alacaklısı üzerindedir.
Iskat işleminin geçerliliği için sebeplerin somut olaylarla desteklenmesi ve belgelendirilmesi önemlidir. Mirasbırakanın yanılgıya düşerek yaptığı ıskat işlemleri geçersiz sayılır ve mirasçı saklı payını tam olarak alır. Ayrıca, ıskat sebeplerinin varlığı ispat edilemezse veya tasarrufta belirtilmemişse, mirasçının saklı payı korunur ve tasarruf sadece bu pay dışında hüküm ifade eder.
Mirasçılıktan Çıkarmaya İlişkin Yargıtay Kararları
Mirasçılıktan çıkarma konusunda Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, hukuki uygulamanın şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu kararlar, özellikle iskat sebeplerinin değerlendirilmesi ve ispat yükümlülüğünün yerine getirilmesi konularında yol gösterici niteliktedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2019/5571 E. 2021/471 K. sayılı kararında, mirasçının aile hukuku yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle yapılan mirasçılıktan çıkarma işlemi incelenmiştir. Kararda, mirasçının mirasbırakanla ilişkisini tamamen koparmış olması, evden uzak kalması ve kötü muamelede bulunması gibi durumlar aile hukuku yükümlülüklerinin ihlali olarak değerlendirilmiştir. Bu karar, aile içi ilişkilerin sürdürülmesi ve karşılıklı saygı yükümlülüğünün önemini vurgulamaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2010/553 E. 2010/2901 K. sayılı kararı, mirasçının mirasbırakana karşı ağır suç işlemesi nedeniyle yapılan mirasçılıktan çıkarma işlemini ele almıştır. Bu kararda Yargıtay, ağır suçun niteliğini değerlendirirken sadece ceza hukuku anlamında bir mahkûmiyet kararının varlığını değil, aynı zamanda eylemin aile bağlarını zedeleyici nitelikte olmasını da dikkate almıştır.
Koruyucu iskatın şartları ve mirasçı alt soyunun korunması konusunda önemli bir içtihat olan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2018/1512 K. sayılı kararında, borç ödemeden aciz durumunda olan mirasçının çıkarılması incelenmiştir. Bu kararda Yargıtay, koruyucu iskatın geçerli olabilmesi için:
- Borç ödemeden aciz belgesinin miras açıldığı tarihte geçerli olması
- Saklı payın yarısının mirasçının mevcut veya müstakbel çocuklarına özgülenmesi
- İskat edilen mirasçının borçlarının saklı payın yarısını aşması
şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında, mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin somut delillerle ispatlanması gerektiği özellikle vurgulanmaktadır. İspat yükü, çıkarmadan yararlanan mirasçı veya vasiyet alacaklısı üzerindedir. Yargıtay, ispatın kesin ve inandırıcı delillerle yapılması gerektiğini, şüpheye yer bırakmayacak şekilde çıkarma sebebinin kanıtlanmasını aramaktadır.
Yargıtay kararlarında dikkat çeken bir diğer husus, mirasçılıktan çıkarma işleminin geçerlilik şartlarının titizlikle incelenmesidir. Özellikle çıkarma sebebinin vasiyetnamede açıkça belirtilmesi ve bu sebebin TMK'nın 510. maddesinde sayılan hallerden birine uygun olması aranmaktadır. Yargıtay, mirasbırakanın kişisel tercihlerine dayanan veya kanunda sayılan sebeplerin dışında kalan gerekçelerle yapılan çıkarma işlemlerini geçersiz saymaktadır.
İtiraz ve İptal Süreçleri
Mirasçılıktan çıkarma işlemine karşı hukuki koruma yolları, Türk Medeni Kanunu'nda detaylı olarak düzenlenmiştir. TMK m. 512/2 uyarınca, mirasçılıktan çıkarılan kişi, bu işleme karşı itiraz edebilir ve iskatın iptalini veya tenkisini talep edebilir. Bu süreçte ispat yükü, mirasçılıktan çıkarmadan yararlanan mirasçı veya vasiyet alacaklısına aittir.
İptal davası açılabilecek durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- Mirasbırakanın ehliyetsizliği
- Hata veya yanılma
- Hile
- İkrah (tehdit)
- Vasiyetnamedeki şekil hataları
- Çıkarma sebebinin tasarrufta belirtilmemesi
- Çıkarma sebebinin ispatlanamaması
İptal davasında önemli olan husus, kademeli inceleme yapılmasıdır. Öncelikle mirasbırakanın açık bir yanılma içinde olup olmadığı araştırılır. Eğer açık bir yanılma tespit edilirse, mirasçılıktan çıkarma işlemi tamamen geçersiz sayılır ve mirasçı saklı payını tam olarak alır.
Mirasbırakanın yanılması söz konusu değilse, ikinci aşamada çıkarma sebebinin varlığı ve ispatı incelenir. İspat yükü, çıkarmadan yararlanan tarafta olduğundan, bu taraf çıkarma sebebinin varlığını kanıtlamak zorundadır. Çıkarma sebebi ispatlanamaz veya tasarrufta hiç belirtilmemişse, mirasçının saklı payı korunur.
Tenkis davası, mirasçılıktan çıkarma işleminin kısmen geçersiz sayılması gereken durumlarda başvurulan bir hukuki yoldur. Özellikle çıkarma sebebinin ispatlanamaması halinde, mirasçının saklı payının korunması için tenkis davası açılabilir. Bu dava ile mirasçı, saklı payına tecavüz eden tasarrufların, saklı pay oranında indirilmesini talep eder.
Tenkis davasında dikkat edilmesi gereken önemli noktalar şunlardır:
- Dava açma süresi, mirasın açılmasından itibaren 1 yıldır
- Tenkis davası açma hakkı devredilemez
- Mirasçının alacaklıları veya iflas idaresi de bu davayı açabilir
- Tenkise tabi tasarrufların sırası kanunda belirlenmiştir
İptal ve tenkis davalarında mahkeme, mirasbırakanın gerçek iradesini araştırır. Özellikle çıkarma sebebinin varlığı konusunda tereddüt oluşması halinde, mirasbırakanın amacı ve niyeti önem kazanır. Mahkeme, toplanan delilleri bir bütün olarak değerlendirir ve çıkarma işleminin geçerliliğine karar verir.
Mirasçılıktan çıkarma kurumu, miras hukukunun en önemli ve karmaşık konularından biridir. Bu kurumun doğru uygulanması, hem mirasbırakanın son arzularının yerine getirilmesi hem de mirasçıların haklarının korunması açısından büyük önem taşır. İptal ve tenkis davaları, bu dengeyi sağlamak için hukuk sistemimizde öngörülmüş etkili koruma mekanizmalarıdır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları da bu konuda hem uygulayıcılara hem de hak sahiplerine yol gösterici nitelikte olup, mirasçılıktan çıkarma işlemlerinin hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktadır.
0 yorum