15 Ocak,2025

Tutukluluk İtiraz Süreci

shape
Tutukluluk İtiraz Süreci

Tutukluluk, Türk hukuk sisteminde önemli bir koruma tedbiridir. Bu makalede, tutukluluk itiraz süreci, ilgili kanun maddeleri, süreleri ve Yargıtay kararları ışığında detaylı bir şekilde incelenmektedir. Tutuklama kararına maruz kalan kişilerin hakları ve itiraz yolları konusunda bilgi sahibi olmak, adil yargılanma hakkının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Tutuklama ve İtiraz Hakkı

Tutuklama Nedir?

Tutuklama, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesinde düzenlenen, şüpheli veya sanığın özgürlüğünün hakim kararıyla geçici olarak kısıtlanmasını öngören bir koruma tedbiridir. Bu tedbir, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve yargılama sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacıyla uygulanır. Tutuklama, bir ceza değil, yargılama sürecinin güvenliğini sağlamaya yönelik geçici bir tedbirdir.

Tutuklama Şartları

CMK m.100 uyarınca tutuklamanın temel şartları şu şekilde belirlenmiştir:

  • Kuvvetli Suç Şüphesi: Somut delillere dayanan, kişinin suçu işlediğine dair güçlü bir kanaat oluşturan belirtilerin varlığı gereklidir.

  • Tutuklama Nedeni: Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı ya da delilleri yok etme, gizleme, değiştirme veya tanıklar üzerinde baskı yapma girişiminde bulunma ihtimalinin bulunması.

  • Ölçülülük İlkesi: Tutuklamanın, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olması gerekir.

Tutuklama kararı verilirken, adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağının gerekçeleriyle açıklanması zorunludur. Hakim veya mahkeme, tutuklama kararında bu hususları somut olgularla gerekçelendirmelidir.

Tutuklamaya İtiraz

Tutuklama kararına itiraz hakkı, temel bir hukuki güvencedir. CMK m.261 ve 262 kapsamında, tutuklamaya itiraz edebilecek kişiler şunlardır:

  • Şüpheli veya sanık
  • Müdafi
  • Yasal temsilci

İtiraz süresi, 7499 sayılı Kanun değişikliği ile 1 Haziran 2024 tarihinden itibaren 2 haftaya çıkarılmıştır. Bu süre, kararın öğrenildiği tarihten itibaren başlar. İtiraz, kararı veren mahkemeye dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulması suretiyle yapılır.

İtirazı alan mahkeme, kararını yeniden değerlendirir. İtirazı yerinde görürse kararını düzeltir; aksi halde itirazı incelemeye yetkili mercie gönderir. İtiraz mercii şu şekilde belirlenir:

  • Sulh ceza hakimliği kararlarına itiraz, yargı çevresindeki asliye ceza mahkemesine
  • Asliye ceza mahkemesi kararlarına itiraz, ağır ceza mahkemesine
  • Ağır ceza mahkemesi kararlarına itiraz, numara olarak kendisini izleyen ağır ceza mahkemesine yapılır

İtiraz incelemesi, kural olarak dosya üzerinden yapılır. İnceleme sonucunda verilen karar kesindir. Ancak bu, yeni delil veya olguların ortaya çıkması halinde yeniden tutuklama kararına itiraz edilmesine engel değildir.

Tutuklamaya itiraz sürecinde, itiraz eden tarafın iddialarını somut delillerle desteklemesi ve tutuklama şartlarının ortadan kalktığını veya baştan beri oluşmadığını göstermesi önemlidir. İtiraz dilekçesinde, tutuklamanın hukuka aykırılığı veya gereksizliği açıkça ortaya konulmalı ve varsa yeni deliller sunulmalıdır.

Tutukluluk Süreleri ve İncelemesi

Soruşturma Aşamasında Tutukluluk Süresi

CMK m.102 kapsamında, soruşturma aşamasındaki tutukluluk süreleri suçun niteliğine göre farklılık göstermektedir. CMK m.102/4 uyarınca, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen suçlarda tutukluluk süresi en çok 6 ay olarak belirlenmiştir. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek 6 ay daha uzatılabilmekte, toplam süre 1 yılı aşamamaktadır.

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise tutukluluk süresi en çok 1 yıl olarak düzenlenmiştir. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek 6 ay daha uzatılabilmekte, toplam süre 1 yıl 6 ayı geçememektedir. Özellikle Türk Ceza Kanunu'nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda bu süreler farklılık gösterebilmektedir.

Kovuşturma Aşamasında Tutukluluk Süresi

Kovuşturma aşamasında tutukluluk süreleri, yargılamanın yapıldığı mahkemenin türüne göre değişiklik göstermektedir. Asliye ceza mahkemesinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi en çok 1 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek 6 ay daha uzatılabilmekte, toplam süre 1 yıl 6 ayı aşamamaktadır.

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise tutukluluk süresi en çok 2 yıl olarak düzenlenmiştir. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek 3 yıl daha uzatılabilmekte, toplam süre 5 yılı geçememektedir. Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda ise bu süre toplamda 7 yıla kadar uzayabilmektedir.

Tutukluluğun İncelenmesi

CMK m.108 uyarınca, tutukluluğun incelenmesi belirli periyotlarla yapılmak zorundadır. Soruşturma evresinde şüphelinin tutukluluğu, 30 günlük sürelerle sulh ceza hakimi tarafından resen incelenir. Bu inceleme, Cumhuriyet savcısının görüşü alındıktan sonra dosya üzerinden yapılabileceği gibi, gerektiğinde şüpheli veya müdafii dinlenmek suretiyle de gerçekleştirilebilir.

Kovuşturma evresinde ise tutukluluğun incelenmesi iki şekilde gerçekleşir:

  • Her duruşmada mahkeme tarafından resen inceleme yapılır
  • Duruşmalar arasında 30 günlük sürelerle dosya üzerinden inceleme gerçekleştirilir

Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda, tutukluluğun uzun sürmesi halinde, 90 günlük periyotlarla duruşmalı inceleme yapılması zorunludur. Bu incelemeler sırasında Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alınır. İnceleme sonucunda mahkeme, tutukluluğun devamına veya tahliyeye karar verebilir.

Tutukluluğun incelenmesi sürecinde, tutukluluk halinin devamının gerekli olup olmadığı, tutuklama nedenlerinin halen mevcut olup olmadığı ve tutukluluk süresinin makul olup olmadığı değerlendirilir. Bu değerlendirmede, suçun niteliği, delil durumu, şüpheli veya sanığın kişisel durumu ve tutuklamanın ölçülülük ilkesine uygunluğu gibi kriterler göz önünde bulundurulur.

Yargıtay Kararları ve İtiraz Yolları

Yargıtay'da Tutukluluğun Devamı Kararına İtiraz

Yargıtay'da tutukluluğun devamı kararlarına karşı itiraz yolu, CMK m.267 ve 268 kapsamında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, Yargıtay Ceza Dairelerinin verdiği tutukluluğun devamı kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. İtirazlar, kararı veren daireyi takip eden numaralı daireye yapılır. Örneğin, 5. Ceza Dairesi'nin kararına karşı itiraz, 6. Ceza Dairesi'nce incelenir.

Yargıtay'ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği tutuklama kararlarına itiraz konusunda önemli bir içtihat bulunmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2011/28 sayılı kararına göre, bu tür kararlara yapılacak itirazlar, ilgili daireyi takip eden bir sonraki numaralı daireye yapılmalıdır. Bu karar, itiraz mercii konusundaki belirsizliği gidermiş ve uygulamaya yön vermiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi'nin 2019/2673 E., 2019/859 K. sayılı kararı da tutuklamaya yönelik yakalama kararlarının kaldırılma talebinin reddine ilişkin kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğunu teyit etmiştir. Bu karar, tutuklama ile bağlantılı kararların denetim mekanizmasını güçlendirmiştir.

Olağanüstü İtiraz

Tutukluluğun devamı kararlarına karşı olağanüstü itiraz yolu, CMK m.308'de düzenlenmiştir. Bu madde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olağanüstü itiraz yetkisini düzenlemektedir. Ancak önemli bir ayrıntı olarak, bu olağanüstü itiraz yetkisi, tutukluluğun devamı kararları için geçerli değildir.

Olağanüstü itiraz kurumu, sadece Yargıtay ceza dairelerinin esas hakkında verdikleri kararlara karşı işletilebilir. Bu durum, tutukluluğun devamı gibi ara kararların, olağanüstü itiraz kapsamı dışında tutulduğunu göstermektedir. Bu sınırlama, yargılama sürecinin hızlı ve etkin işlemesini sağlamak amacıyla getirilmiştir.

İtiraz sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri de süre sınırlamasıdır. 1 Haziran 2024 tarihinden itibaren geçerli olan düzenlemeye göre, tutukluluk kararlarına itiraz süresi 2 haftadır. Bu süre, kararın öğrenildiği tarihten itibaren başlar ve hak düşürücü niteliktedir.

Yargıtay'ın tutukluluğa ilişkin kararlarının denetimi konusunda üç temel ilke öne çıkmaktadır:

  • İtirazın mutlaka yetkili mercie yapılması
  • Kanunda öngörülen sürelere uyulması
  • İtiraz gerekçelerinin açık ve somut olarak belirtilmesi

Bu ilkeler, hem hukuki güvenliğin sağlanması hem de itiraz mekanizmasının etkin işlemesi açısından büyük önem taşımaktadır. Yargıtay'ın içtihatları da bu ilkelerin uygulanmasında yol gösterici olmaktadır.

Tutukluluk kararlarının denetimi, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının korunması açısından hayati öneme sahiptir. Yargıtay'ın bu konudaki içtihatları ve itiraz mekanizmaları, hukuk devleti ilkesinin ve adil yargılanma hakkının güvencesini oluşturmaktadır. İtiraz yollarının etkin kullanımı, yargı kararlarının denetlenmesini ve olası hataların giderilmesini sağlayarak, adalet sisteminin sağlıklı işlemesine katkıda bulunmaktadır.

Tutuklama Yasağı ve Katalog Suçlar

Tutuklama Yasağı Halleri

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesinin 4. fıkrası, tutuklama yasağının kapsamını açıkça belirtmektedir. Buna göre, sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda ve üst sınırı iki yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilemez. Bu yasağın tek istisnası, vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenen suçlardır.

Tutuklama yasağının temelinde, ölçülülük ilkesi yatmaktadır. Bu ilke gereğince, işlenen suçun ağırlığı ile uygulanacak koruma tedbiri arasında makul bir denge bulunmalıdır. Örneğin, basit bir hakaret suçunda tutuklama kararı verilmesi, hem kanuna aykırı hem de ölçüsüz bir uygulama olacaktır.

Katalog Suçlar

CMK m.100/3'te düzenlenen katalog suçlar, tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçları içermektedir. Bu suçlarda kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir. Ancak bu varsayım, otomatik tutuklama anlamına gelmemekte, hakimin takdir yetkisi devam etmektedir.

Katalog suçlar şu şekilde sıralanabilir:

  • İnsanlığa Karşı Suçlar: Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (TCK m.76-78)
  • İnsan Ticareti Suçları: Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (TCK m.79, 80)
  • Yaşam Hakkına Karşı Suçlar: Kasten öldürme (TCK m.81-83)
  • Vücut Dokunulmazlığına Karşı Ağır Suçlar:
  • Kasten yaralama (TCK m.86/3-b,e,f)
  • Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (TCK m.87)
  • İşkence (TCK m.94, 95)
  • Cinsel Suçlar:
  • Cinsel saldırı (TCK m.102, basit hal hariç)
  • Çocukların cinsel istismarı (TCK m.103)
  • Malvarlığına Karşı Suçlar:
  • Nitelikli hırsızlık (TCK m.141-142)
  • Yağma (TCK m.148-149)
  • Uyuşturucu Madde Suçları: İmal ve ticaret (TCK m.188)
  • Örgütlü Suçlar: Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m.220, bazı fıkralar hariç)
  • Devlete Karşı Suçlar:
  • Devletin güvenliğine karşı suçlar (TCK m.302-304, 307, 308)
  • Anayasal düzene karşı suçlar (TCK m.309-315)

Ayrıca, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/3 maddesinde düzenlenen terör suçları da katalog suçlar arasında yer almaktadır. Bu suçlarda tutuklama nedeni varsayılabilir olmakla birlikte, her somut olayda tutuklamanın gerekliliği ve ölçülülüğü ayrıca değerlendirilmelidir.

Katalog suçlarda dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, bu suçların varlığının tek başına tutuklama için yeterli olmadığıdır. Hakimin, somut olayın özelliklerini, delil durumunu ve şüphelinin kişisel durumunu değerlendirerek karar vermesi gerekmektedir. Özellikle adli kontrol tedbirlerinin yeterli olup olmayacağı mutlaka tartışılmalıdır.

Bu suçlarda tutuklama kararı verilirken, Anayasa'nın 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesi kapsamında güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının özüne dokunmamak esastır. Her tutuklama kararında olduğu gibi, katalog suçlarda da kararın gerekçeli olması ve tutuklamanın son çare olarak uygulanması gerekmektedir.

0 yorum

Yorum Bırak