
Boşanma davalarında psikolojik şiddetin önemi ve ispatı, günümüz hukuk sisteminde giderek artan bir önem kazanmaktadır. Bu makale, psikolojik şiddetin evlilik birliğini nasıl etkilediğini, ispat süreçlerindeki zorlukları ve Yargıtay kararlarında yer alan örnekleri kapsamlı bir şekilde ele almaktadır.
Psikolojik Şiddetin Tanımı ve Boşanma Davalarındaki Yeri
Psikolojik şiddet, evlilik birliğini derinden etkileyen ve eşlerden biri için hayatı çekilmez hale getiren önemli bir boşanma sebebidir. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, ev içi şiddeti kapsamlı bir şekilde ele alarak psikolojik şiddeti de yasal çerçeve içine almıştır. Bu düzenleme, fiziksel şiddetin yanı sıra, duygusal ve psikolojik baskının da hukuki sonuçlar doğurabileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Psikolojik şiddet, günlük hayatta çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilmektedir:
- Sürekli eleştiri ve aşağılama
- Kişinin öz güvenini zedeleyici söylemler
- Sosyal izolasyon ve kısıtlama
- Ekonomik özgürlüğü kısıtlama
- Çocukları manipülasyon aracı olarak kullanma
- Tehdit ve şantaj içeren davranışlar
- Kıskançlık bahanesiyle kontrol etme
- Duygusal ihmal ve istismar
Türk Medeni Kanunu'nun 161-166. maddeleri kapsamında, psikolojik şiddet evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Bu durumda evlilik birliğinin devamının eşlerden biri için çekilmez hale gelmesi şartı aranmaktadır. Özellikle TMK madde 166'da düzenlenen "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" hali, psikolojik şiddet vakalarında en sık başvurulan boşanma sebebidir.
Psikolojik şiddetin ispatı, fiziksel şiddete göre daha zorlu bir süreç olabilmektedir. Ancak günümüz teknolojisi, bu konuda önemli delil kaynakları sunmaktadır. İspat araçları arasında:
- Yazılı mesajlaşmalar (SMS, WhatsApp)
- Sosyal medya paylaşımları ve yazışmaları
- E-posta yazışmaları
- Ses ve görüntü kayıtları
- Tanık ifadeleri
- Psikolojik tedavi raporları
- Uzman hekim raporları
yer almaktadır.
Psikolojik şiddetin varlığının ispatlanması durumunda, mağdur eş maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. TMK'nın ilgili hükümleri uyarınca, kusurlu eşten hem maddi kayıpların telafisi hem de yaşanan manevi acıların tazmini istenebilmektedir. Bu tazminat talepleri, boşanma davası ile birlikte veya ayrı bir dava olarak ileri sürülebilir.
Mahkemeler, psikolojik şiddet iddialarını değerlendirirken, olayların süreklilik arz edip etmediğini, şiddetin yoğunluğunu ve evlilik birliğine etkisini detaylı şekilde incelemektedir. Özellikle sistemli ve sürekli bir şekilde uygulanan psikolojik baskı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması için yeterli görülmektedir.
Psikolojik şiddet mağdurları için 6284 sayılı Kanun kapsamında çeşitli koruyucu ve önleyici tedbirler de mevcuttur. Bu tedbirler arasında uzaklaştırma kararları, iletişim yasağı ve geçici koruma gibi önlemler yer almaktadır. Bu tedbirler, boşanma davası sürecinde mağdur eşin korunmasını sağlamakta ve yeni şiddet eylemlerinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
Psikolojik Şiddetin İspatı ve Deliller
Boşanma davalarında psikolojik şiddetin ispatı, fiziksel şiddete göre daha karmaşık bir süreç gerektirir. Psikolojik şiddetin somut izler bırakmaması, ispat sürecini zorlaştırsa da, modern teknoloji ve hukuki gelişmeler sayesinde çeşitli delil türleri kabul görmektedir.
Dijital iletişim kayıtları, psikolojik şiddetin ispatında en güçlü delillerden biridir. WhatsApp yazışmaları, SMS mesajları, e-postalar ve sosyal medya paylaşımları mahkemeler tarafından değerlendirilmektedir. Özellikle tehdit içeren mesajlar, aşağılayıcı ifadeler, sürekli kontrol etme amacı güden yazışmalar veya sosyal medya üzerinden yapılan taciz niteliğindeki paylaşımlar, psikolojik şiddeti belgelemekte kullanılabilir.
Tanık beyanları, psikolojik şiddetin ispatında kritik öneme sahiptir. Aile üyeleri, arkadaşlar, komşular veya iş arkadaşları gibi şiddete doğrudan tanık olan kişilerin ifadeleri, mahkemede delil olarak değerlendirilir. Tanıkların, olaylara ilişkin detaylı ve tutarlı beyanları, psikolojik şiddetin varlığını destekleyici nitelik taşır.
Sağlık kuruluşlarından alınan doktor raporları ve uzman görüşleri de önemli deliller arasındadır. Psikolojik şiddetin etkisiyle ortaya çıkan ruhsal rahatsızlıklar, depresyon, anksiyete gibi durumlar için alınan psikiyatrist raporları veya psikolojik değerlendirme raporları mahkemede delil olarak sunulabilir. Ayrıca, psikolojik şiddete eşlik eden fiziksel şiddet varsa, darp raporları da destekleyici delil niteliğindedir.
Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, psikolojik şiddetin ispatında kullanılabilecek delillerin kapsamını genişletmiştir. Örneğin, Yargıtay 2. HD'nin 2020/440 E.- 2020/1390 K. sayılı kararında, duygusal şiddetin varlığı ve bunun evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi değerlendirilmiştir. Benzer şekilde, 2017/6166 E.- 2019/2546 K. sayılı kararda, psikolojik ve ekonomik şiddetin birlikte değerlendirilmesi ve bunların boşanma sebebi olarak kabulü vurgulanmıştır.
Ses ve görüntü kayıtları da, belirli şartlar altında delil olarak kabul edilmektedir. Ancak bu kayıtların hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması veya kişilik haklarını ihlal etmemesi önem taşır. Özellikle ortak yaşam alanında gerçekleşen olaylara ilişkin kayıtlar, mahkemeler tarafından değerlendirmeye alınabilmektedir.
Psikolojik şiddetin ispatında kullanılan delillerin güvenilir, tutarlı ve birbiriyle uyumlu olması gerekir. Tek bir delil türü yerine, farklı delillerin bir arada sunulması ispat gücünü artırır. Mahkemeler, sunulan tüm delilleri bir bütün olarak değerlendirir ve psikolojik şiddetin varlığına ilişkin kanaatlerini oluştururlar. Bu değerlendirme sonucunda, kusur oranları belirlenir ve buna bağlı olarak nafaka, tazminat gibi hukuki sonuçlar şekillenir.
Yargıtay Kararları ve Örnekler
Psikolojik şiddetin boşanma davalarındaki etkisini ve hukuki sonuçlarını anlamak için Yargıtay kararları önemli bir rehber niteliğindedir. Bu kararlar, mahkemelerin psikolojik şiddeti nasıl değerlendirdiğini ve hangi durumlarda boşanma sebebi olarak kabul ettiğini göstermektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2020/440 E.- 2020/1390 K. sayılı kararında, fiili ayrılık sürecinde yaşanan duygusal şiddet ele alınmıştır. Bu kararda, eşler arasında ortak hayatın kurulamaması ve süregelen duygusal şiddet, boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Mahkeme, özellikle duygusal şiddetin evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini vurgulamıştır. Ancak davacı erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle tam kusurlu bulunması, kararın dikkat çekici yönlerinden biridir.
2017/6166 E.- 2019/2546 K. sayılı kararda Yargıtay, psikolojik ve ekonomik şiddetin bir arada değerlendirilmesine örnek teşkil eden önemli bir içtihat ortaya koymuştur. Bu kararda, eşin sistematik olarak uyguladığı psikolojik baskı ve ekonomik kontrol, kusurlu davranış olarak değerlendirilmiş ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi konusunda önemli bir örnek olan 2016/25746 E.- 2018/11588 K. sayılı kararda, psikolojik şiddetin ispatında kullanılan delillerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği detaylı şekilde ele alınmıştır. Yargıtay bu kararında, tanık beyanları, mesajlaşma kayıtları ve sosyal medya içeriklerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
2016/13379 E.- 2018/3650 K. sayılı karar, psikolojik şiddetin boşanma nedeni olarak kabulünün yanı sıra, tazminat taleplerinin değerlendirilmesi açısından da önem taşımaktadır. Bu kararda Yargıtay, psikolojik şiddetin sistematik ve sürekli olması halinde, manevi tazminatın yanı sıra maddi tazminata da hükmedilebileceğini belirtmiştir.
Son olarak, 2016/12004 E.- 2018/2538 K. sayılı kararda Yargıtay, psikolojik şiddetin ispatı ve sonuçları konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapmıştır. Bu kararda özellikle:
- Psikolojik şiddetin süreklilik arz etmesi
- Evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi
- İspatında kullanılan delillerin güvenilirliği
- Tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak kriterler
gibi önemli hususlar ele alınmıştır.
Bu kararlar ışığında, Yargıtay'ın psikolojik şiddeti değerlendirirken, şiddetin sürekliliği, yoğunluğu, evlilik birliğine etkisi ve ispat araçlarının güvenilirliği gibi kriterleri göz önünde bulundurduğu görülmektedir. Ayrıca, psikolojik şiddetin varlığının tespit edilmesi halinde, mağdur eşin maddi ve manevi tazminat taleplerinin de titizlikle değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Boşanma Davalarında Şiddet ve İspat Yöntemleri
Boşanma davalarında şiddet olgusunun ispatı, davanın seyrini belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Özellikle psikolojik şiddetin varlığının kanıtlanması, fiziksel şiddete göre daha zorlu bir süreç gerektirebilmektedir. Bu süreçte, çeşitli delil türlerinin bir arada değerlendirilmesi ve sistematik bir ispat stratejisi izlenmesi büyük önem taşır.
Boşanma davalarında şiddetin ispatı için kullanılabilecek deliller arasında tanık beyanları, yazılı iletişim kayıtları, sosyal medya paylaşımları, ses ve görüntü kayıtları ile uzman raporları yer almaktadır. Özellikle psikolojik şiddetin ispatında, süreklilik arz eden davranış kalıplarının ortaya konulması gerekir. Bu nedenle, delillerin kronolojik bir düzen içinde ve birbirini tamamlar nitelikte sunulması önem taşır.
Kusur tespitinde af kavramı, boşanma davalarında özel bir öneme sahiptir. Eşlerden birinin diğerinin kusurlu davranışlarını affetmesi durumunda, bu olayların daha sonra boşanma sebebi olarak ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırı kabul edilebilmektedir. Ancak, affedilen olaylardan sonra yeni şiddet eylemlerinin gerçekleşmesi durumunda, önceki olaylar da değerlendirmeye alınabilir.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında, şiddet mağdurları için çeşitli koruyucu tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirler arasında:
- Geçici koruma kararı
- Uzaklaştırma kararı
- Önleyici tedbir kararları
- Barınma imkanı sağlanması
- Geçici maddi yardım yapılması
gibi önlemler yer almaktadır.
Delillerin değerlendirilmesi aşamasında, mahkemeler her türlü delili serbestçe takdir etme yetkisine sahiptir. Ancak bu değerlendirme yapılırken, delillerin hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması ve gerçekliğinin kanıtlanabilir nitelikte olması gerekmektedir. Özellikle elektronik delillerin toplanması ve sunulması aşamasında, teknik gerekliliklere uygunluk büyük önem taşır.
Şiddetin ispatlanması durumunda ortaya çıkan hukuki sonuçlar, boşanma kararının yanı sıra maddi ve manevi tazminat haklarını da kapsamaktadır. Kusurlu eşin, diğer eşin uğradığı maddi ve manevi zararları tazmin etmesi gerekebilir. Ayrıca, şiddet olaylarının ciddiyetine göre, nafaka miktarının belirlenmesinde de bu durum göz önünde bulundurulur.
Boşanma davalarında şiddet ve ispat konusu, hem hukuki hem de sosyal boyutları olan karmaşık bir alandır. Mağdurların haklarının korunması ve adil bir yargılama sürecinin sağlanması için, delillerin toplanması ve değerlendirilmesi aşamalarında profesyonel hukuki destek alınması önem taşımaktadır. Şiddet mağdurlarının yasal haklarını etkin bir şekilde kullanabilmeleri ve gerekli koruyucu tedbirlere erişebilmeleri için, hukuk sisteminin sağladığı imkanların doğru ve zamanında kullanılması gerekmektedir.
0 yorum